19 Ocak 2010 Salı

Persepolis

19 Ocak 2010 Salı

Yeni yeni sehirlerarası otobuslerde, her koltukta dokunmatik kucuk ekranlarda film, muzik, usb girisi, tv kanalları gibi..istedigin secenegi sunan, yolculukları biraz daha cekilir kılan teknolojiler mevcut. Internet fln o tarz seylerden cok faydalanamıyorum otobuslerde, ama sagolsun bu filmler cok isime yaradı. Ben inatla siyah-beyaz karakalem cizim diye, onca insanın guzel diye ovmesine karsın, Persepolis filmini izlememistim. Kısmet bu guneymis (tamam kabul ediyorum, izlemekte biraz gec kaldım). Bayıldım filme. Hic sıkılmadan bir bucuk saat keyifle izledim. Iranlı bir kızın kucuklugunden baslayarak Paris'e gelisine kadar uzanan hikayesini anlatıyor. O zamanlarda Tahran modernken birdenbire bu siyah carsaflarla dayatılan rejimin nasıl ortaya cıktıgını..bir kisinin gozunden yasadıklarına dayanarak; ırkcılıgı, yasadıgımız hayatı, günümüz Türkiye'si nereye gidicek acaba diye soru isaretleri de bırakarak insana düsündürttürüyor. Irak-Iran savasının nedenlerini, batılının dayatmalarını cok guzel bir sekilde elestirerek anlatmıs aslında. Film baslarken, Atatürk'ün cumhuriyet rejimini kurmasıyla Türkiye refaha kavustu, biz de örnek almalıyız diyor.. ama Iran'ın kaderi baska bir yönde ilerliyor ne yazık ki. Sukretmemiz gereken cok sey var aslında. Her neyse, bu güzel filmin ikinci versiyonun da yakında cekilmesi planlanıyormus. Eminim ilki kadar keyif verecektir.

0 fikrim var:

 
◄Design by Pocket