10 Şubat 2010 Çarşamba

Körlük

10 Şubat 2010 Çarşamba
"Yatağın kenarına oturdu, ikisinin de bedenini sarmak istiyormuşçasına kolunu uzattı ve koyu renk gözlüklü genç kıza eğilerek, kulağına çok alçak sesle, Benim gözlerim görüyor, dedi."



Nobel ödüllü yazar José Saramago'nun Körlük kitabı belirli bir zamanı, yeri, karakterlerinin adı olmayan bir kurguda aniden başlayan bir körlük salgınını anlatıyor. Kırmızı ışıkta bekleyen bir adam aniden kör olur. Bunu başkaları izler. Körlüğün bulaşıcı olduğunu düşünen yetkililer çözümü körleri karantina almakta bulurlar. Fakat herkes teker teker kör olmaya başlarken göz doktorunun karısı kör olmaz. Güçlü olan güçsüzü ezmeye devam eder. Körlük bile insanın içindeki kötülüğü engellemeye yetmez. Tecavüzler ve şiddet başlar.
Saramago romanını çok farklı bir üslupta yazmış. Adları olmayan karakterler ve bazen bir ağızdan olan konuşmalarla bir monolog gibi kurgulanmış. Okuyucu izleyici yerine konularak görmesi gerektiği kadarının görülmesi sağlanmış sanki. Doktor ve karısı arasındaki konuşmalar ise yer yer bir tragedyayı andırıyor. Saramago'nun iyilik, kötülük, vicdan, görmek gibi kavramları işlemesiyle kitap düşünsel bir romana dönüşüyor.

"Neden kör olduk, Bilmiyorum, bunun nedeni bir gün keşfedilir, Ne düşündüğümü söylememi ister misin, Söyle, Sonradan kör olmadığımızı düşünüyorum, biz zaten kördük, Gören körler mi, Gördüğü halde görmeyen körler."


0 fikrim var:

 
◄Design by Pocket