Hep aynı mağazalara girip çıkmaktan mı,modanın kendini tekrar etmesinden bilinmez ya da en önemlisi kriz yüzünden alışveriş eskisi gibi tat vermiyor.Daha doğrusu moda ve haliyle kıyafetler. Anna Wintour'un büyük bir çoğunluğunu tek başına kontrol ettiği bu dev endüstriyi artık çok da ciddiye alamıyorum açıkçası.Sonuçta Bret Easton Ellis'in "Glamorama" romanındaki manken kızın dediği gibi "tüm giysilerin sonu toz bezi olmak bir şekilde." Tabi vintage Chanel elbiselerinizi,Prada ceketlerinizi kesin demiyorum ama zaten orta halli bir tüketici olarak bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum:
En sık alışveriş yaptığım marka Pull and Bear.Ankara'da Gordion,Ankamall ve Panora avmde var.İnditex'e bağlı bu genç ispanyol,makul fiyatları ve eğlenceli tasarımlarıyla hayli popülerleşti ülkemizde.Çoğunlukla renkli ve zıpır olan pull'un erkek koleksiyonu bu kış sezonu genel trendler ve maskülenlik nedeniyle koyu renklere bürünmüştü.Tişörtler pek başarılı değil bu sefer ama kazaklar,montlar,trençkotlar ve hırkalar çok başarılı.Erkek aksesuarlarında,ayakkabılarda,atkı ve çantalarda da çeşit artmış.
Pull'un abisi Zara da küçük kardeşi gibi mont ve kazaklara hayli önem vermiş.Çok trendy ve tasarımlama hırkalar,trikolar mevcut.Fiyatlar tabi ki daha yüksek.100 tl civarında çok güzel sneakerlar var.
Gap şimdilik Panora'da var,Gordion'daki açıldı mı bilemiyorum.Bu amerikalı rahat giyim markası spor tarzıyla ön planda ama şık parçalar da yok değil.Güzel kaşmir kazaklar 80-120 lira arası değişiyor ama benim sorunum dekorasyonla alakalı.Panora'daki mağazanın erkek katı pek bir dağınık,üst üste.Bir tane de koltuk atmışlar ortaya sanki bir parti evinden almış getirmişler.Csi daki mavi ışıklı cihazlardan alım tutacağım bir gün üstüne.
Ah Koton ah!! Koton yine beni hayalkırıklığına uğratmamış ve kötü bir erkek koleksiyonu hazırlamayı başarmış.Kumaşlar kalitesiz ve modelistleri yeteneksiz .S tişörtleri bana L gibi oluyor.Nasıl aldılar o girişimcilik ödülünü anlamadım.
Pull'un tiki kuzeni Bershka'ya ne zaman girsem bu sefer bişey alacağım diye inat ediyorum ama alamıyorum.Kazaklar falan fena değil ama genel bir cart renk kullanımı ve de işlevsizlik var.
Ha bir de Massimo Dutti var.Tüm bunların babası.Pek şık gerçekten.Bana "Match Point" filmindeki soylu ingiliz aileyi,av partilerini,brunchları hatırlatıyor.Mağazaların dekorasyonu da ağır ve şık.Pek bir dikkatle bakamadım ama kaşmir kazakları güzeldi.
Mudo ise bir kaç yıl önce fts 64 diye bir genç markası yarattı.Esprili tişörtleri,güzel kapüşonlu üstleriye çok sevmiştim ama aldatması uzun sürmedi.Son bir kaç sezondur Amerika'daki discount storelarda,Wal Mart'larda 5 dolara satılacak kıyafetleri 60 liraya satmaya çalışıyorlar. Şiddetle kınıyorum kendilerini.
Bunlar olurken Armada'daki Tommy Hilfiger,Tommy Hilfiger Denim oldu ve acayip güzelleşti.110 liraya çok güzel beyaz tişörtler,289 liraya v yaka kazaklar var ama maddi imkansızlıklardan dolayı uğrayamıyoruz bu mağazaya.
Yani aşağı yukarı böyle işte.Aynı şeyler,aynı tip kıyafetler.Artık Sartorialist'teki güzel insanlara ve hoş kıyafetlere bakmak bile tat vermiyor.Orada da herkesin üstünde Burberry trençkot, çıplak ayakla giyilen makosen.Boyfriend ceketler var kadınlarda bir de Balenciaga clutchlar ve Bottega ayakkabılar.Yani zenginlik de zor,herkes aynı şeyleri almanın peşinde.Palahniuk abimizin "Tekinsiz" kitabından bir alıntı yapalım da tüketim canavarına dur diyelim:
"
Çocuk istismarı için düzenlenen tüm hayır işlerinde herkes iki bacağı üstünde yürüyüp ağzıyla çikolata soslu krep yedi:dudakları aynı deri dolgusuyla şişirilmişti.Aynı Cartier saatlere ,aynı elmaslarla çevrelenmiş aynı zamanlara baktılar.Hatta yoga ile uzun ve ince bir şekle sokulmuş boyunlarda aynı Harry Winston kolyelere."
1 fikrim var:
100% katılıyorum dediklerine :(
annemin eskilerini giymeye basladım, ortaokuldaki kıyafetlerimi doktum ortaya.(halim icler acısı ama eglenceli olmaya basladı bir süre sonra güzel seyler cıktı ortaya) onlarda bile daha basarılı tarzlar seziyorum cunku. baydım aynı seylerden. neden aynı olmak, bir ornek giyinmek zorundayız sorarım!!?
Yorum Gönder