30 Aralık 2011 Cuma

Dedemin İnsanları...

30 Aralık 2011 Cuma 0
Fragmanını ilk izlediğimden beri merakla beklediğim, bir diğer Çağan Irmak filmi, Dedemin İnsanları... İzlemekte birazcık geciksem de sonunda başardım.
Konu olarak oldukça farklı, kadrosu harika bir film. Ama ikinci seferdir bir Çağan Irmak filminde hüsrana uğruyorum. İlki Ulak'tı. Sanırım fragmanlarla beklentimi çok yükseltiyorum. Sonun da hayal kırıklığı oluyor. Bu filmin kötü olmasıyla filan alakalı değil tamamen benim beklentimle alakalı. Beni mutlu etmedi açıkçası. Ama durum böyle diye oyuncuların emeklerine saygısızlık edemem. En başta başroldeki Durukan Çelikkaya harikaydı. Karaktere gıcık olsam da hakkını vererek oynamıştı. Çetin Tekindor'un tam bir dede olması çok güzeldi. Dedelerimi özledim. Keşke benimle olsalar dedim.Mert Fırat'la Ezgi Mola kısa da olsa varlar ve çok yetenekliler; hayranlarıyım. Eminim filmi birçok kişi izledi. Ben geç kaldım. O yüzden konudan bahsetmeyeceğim.
Hayal kırıklığına rağmen, filmin sonunda gözümden bir damla yaş süzüldü. Bunu da saklayamayacağım.
İzlemeyenlere iyi seyirler.
PS: Bu yazıyı okuduktan sonra beğenmediysen bu yazı ne böyle diyebilirsiniz, ama ben beklentilerimi karşılayamadım:)
Bu şarkı da benden size:) Gülbahar...

Heyecanla Beklenir...

                                         İlki eminim Meryl Streep'in klasiklerinden birisi olacak.
     İkincisi, geçtiğimiz yıl Muhteşem Yüzyıl'ın başlamasının ardından gelen başarılı yapımlardan birisi...

24 Aralık 2011 Cumartesi

The Borgias...

24 Aralık 2011 Cumartesi 0
İnternetten dizi izleme alışkanlığım pek olmamasına rağmen, merakım daha ağır bastı ve izlemeye baladım The Borgias'ı. Bundan önce sadece Tudors'ı baştan sona izlemiştim. Sanırım The Borgias'ı da devamlı olarak izleyeceğim. Yine bir tarihi kurgu, yine Avrupa... Ama bu defa Roma'da ki Papa Alexander Sixtus ve olmaması gereken ailesi. Olmaması gereken diyorum, çünkü bildiğim kadarıyla Hristiyan din adamlarının aileleri olmuyor. Birçok entrikanın döndüğü Roma papalık sarayı, parça parça prensliklerle kaplı bir İtalya ve herşeye burnunu sokmaya bayılan bir Fransa var. Dizi de bizden de bir parça var. Bildiğimiz üzere, Fatih Sultan Mehmet'in küçük oğlu Cem sultan, ağabeyi II. Beyazıt'a karşı Roma'ya sığınmış ve  II. Beyazıt, Roma'nın bu kısa bir süre misafirliğe karşılık Papa'ya fidye ödemiştir. Lakin sonra imparatorluk için tehdit oluşturması nedeniyle Roma'da öldürülmüştür. Dizide bu olayı da kısaca izleyebilirsiniz. Cem sultanı oynayan genç Türklerden çok Araplara benzese de yine olayın genel hatlarıyla doğru verildiğini düşünüyorum.
Borgias ailesi İspanya'dan Roma'ya gelmiş, ve çeşitli entrikalarla papalık seçiminde aileden bir papa çıkarmayı başarmışlardır. Tam bir krallık kurmuşlardır. Aile dini işlerden ziyade Avrupa'nın güç dengelerini oluşturmaya çalışmaktadır. Tabi ki birçok düşmanları vardır.
Bu kadar, kısacık bilgi yeter bence. Ama şunu da eklemeliyim ki bütün yabancı diziler gibi bol sevişmeli ve kanlı bir dizi. Tarih kurgularını sevenlere tavsiye ederim. İzlemek isteyenlere iyi seyirler...

9 Aralık 2011 Cuma

Bana Radyo Dinlemeyi Sevdiren Radyo...

9 Aralık 2011 Cuma 0
Yaklaşık üç yıl önce mutfakta yemek yaparken tesadüfen radyoyu açtım ve karıştırırken rastgele bir istasyonu seçtim. Normalde hiç radyo dinlemediğim için frekansları da bilmezdim. Tesadüfen açtığım frekansta o kadar güzel şarkılar çalıyordu ki; o günden sonra her gün dinlemeye başladım. Evet o frekans Ankara'nın göz bebeği 95.8 MaxFM'di. Başta istanbuldan yayın yapan, ulusal radyolardan birisi sandım. O kadar kaliteli ve düzgün programları var. Sonra Ankaradan yayın yaptığını öğrenince daha çok sevdim ve bağlandım. Beğendiğim şarkılara yaptığım gibi, MaxFM'i de sevdiğim insanlara dinletmeye başladım. Birçoğu bana hak verdi. Üniversite öncesi hayatım Ankara'da geçmediği için ben radyonun öncesini pek bilmiyorum. Bu yüzden karşılaşmamız tamamen tesadüf oldu.
Önce radyodan dinledim. Sonra www.maxfm.com.tr  aracılığıyla dinlemeye başladım. Ardından bir adet i-phone edinince hemen uygulamasını da indirdim. Kısacası her yerde benimle artık. Şimdilerde ise çalışırken, internetten dinliyoruz. Neyse ki iş arkadaşlarım da benle hemen hemen aynı zevke sahipler de keyifle dinliyoruz.
Eskilerden en yenilere kadar birçok yabancı şarkıyı duymak beni mutlu ediyor açıkçası. Programları keyifle dinliyorum. Arada sırada yapılan yarışmalar da gayet eğlenceli. Vakt-i zamanında benimde bir müzikal bileti kazanmışlığım var.
 Bence uluslararası kalitede bir radyo. Keşke tüm Türkiye otomobillerinde de dinleyebilse. Otomobillerinde olmasa da internetten gayet keyifle dinleyebilirler. Eğer hala dinlemeyen varsa yabancı müzik severlere şiddetle tavsiye ederim, bana radyo dinlemeyi sevdiren radyoyu, MaxFm'i.

5 Aralık 2011 Pazartesi

Bir erkeği kendinden soğutmanın altın kuralı no.1

5 Aralık 2011 Pazartesi 0
Onu sürekli ara ve şımarık bir kız çocuğu gibi ilgiye muhtaç biri gibi davran..Senden kaçıcak delik aramaya başlayacaktır bir süre sonra... Amacın kendinden uzaklaştırmaksa..Aferin doğru yoldasın :) Yok değilse kendine çeki düzen ver, biraz ağırlığını koy canım. Ne demek yani..O sensiz yapamasın!! Giderse gitsin çok da umrumdaydı diye takıl..sana bu yakışır ;)

Pazartesi sendromuna dakikalar kala.. O zaman..biraz da müzik.

Günlerden pazar.(Ben yazarken Pazartesi olmuş bile?!) Hastayım. Yatağıma kıvırılıp battaniyeme sarılmış bir şekilde kucağımda bilgisayar geziniyorum öyle. Fazlasıyla sümüklüyüm. Boğazım da acıyor! Etrafta yine yaygın bir mikrop var diyorlar. Neredeyse o mikrop dikilsin karşıma..ağzını burnunu kıracağım!! Şu anda beni nakavt etmiş durumda, ama intikamım acı olacak!! Gelsin portakal suyum..gelsin KIMBRA!

Kimsin sen Kimbra?.. Nereden çıktın karşıma! Hay sen çok yaşa! Birkaç şarkısını seçtim. İtinayla paylaşıyorum. Detaylı bilgi için... http://en.wikipedia.org/wiki/Kimbra veya http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=kimbra bir göz atabilirsiniz.

1-Dans dans..daha çok dans etmek istiyorummmm!
**Good Intent** http://www.youtube.com/watch?v=5XjNlpe7hII

2-İnsanın içini kıpır kıpır yapıyor.. Ne de tatlısın sen dedirtiyor. Yaşama sevinci veriyor...
**Settle Down** http://www.youtube.com/watch?v=yHV04eSGzAA&feature=related

3-Allah vergisi bir ses...dedirten cinsten. Canlı canlı capcanlı..
**Plain Gold Ring** http://www.youtube.com/watch?v=6i1mr9amqeg&feature=related

4-Gotye'ciğimle muhteşem bir düet olmuş. Bırravva!!
**Somebody I Used To Know** Çıplak popo göreceğim diye ürkmeyin sonra güzel bir görsel şölen çıkıyor ortaya..(a.k.k. çıplak bir şeyler gözüküyor deyince ilk buna tıklayacaksın biliyorum:p) http://www.youtube.com/watch?v=ChxxGgpQe5k&feature=related

3 Aralık 2011 Cumartesi

Evde Film Keyfi ~Celda 211~

3 Aralık 2011 Cumartesi 0

Geçenlerde DVD aldığım yerdeki çalışanın tavsiyesi üzerine aldığım film 2009 İspanyol yapımı, Celda 211 (Hücre 211). İspanyol sinemasını pek takip etmediğimden biraz tereddütlü yaklaştım. Lakin, merakım ağır bastı ve aldım. İzledim.
Başrollerinde Luis Tosar ve Alberto Ammann yer alıyor. Filmimiz, henüz işe başlayacak olan yeni gardiyan Juan Oliver (Alberto Ammann)'in çalışacağı hapishaneye -göze girmek için- bir gün öncesinden gelip hapishanede çalışanları ve ortamı tanımak istemesiyle başlar. Hapishanede kıdemli gardiyanlarla gezdikleri sırada isyan patlak verir. Juan yaralanır. Diğer gardiyanlar onu 211 no'lu hücreye götürürler ve isyanın şiddetinden korkup onu orada bırakıp kaçarlar. İçeride kalan Juan, kendine gelir ve mahkumların ortasında bulur kendini. Kendini kurtarmak için onlardan birisiymiş gibi yalanlar uydurup, kendini onlara kabul ettirir. İsyan gittikçe şiddetlenir. Olaylar gelişir. Juan, gelişen olaylar neticesinde artık gardiyan değil; mahkum olmuştur. Filmin akışı ile ilgili fazla ayrıntı vermek istemiyorum. Her şey ayrıntılarda gizli.
Filmi genel olarak beğendim. Biraz fazla kanlı ve İspanyol usulü küfürlü, ama bunlar kurgunun ve oyunculukların iyi olmasına engel değil; hatta artı bile olabilir. Ayrıca ana karakterin her iki tarafta da yer almış olması, sorgulama açısından gayet başarılı bence.
İzlememiş olanlar, ve izleyip de tekrar izlemek isteyenlere iyi seyirler diliyorum.




En Güzel Film Müzikleri

liste tamamen benim kendi şahsi müzik zevklerim doğrultusunda oluşturulmuştur:)) (Dizilerin  girişlerinde ki uyarılar gibi oldu:)))


  1. Titanic - Celiné Dion - My Heart Will Go On  (10 yaşındayken aldığım ilk yabancı albüm. Celiné Dion hayranı olmamın sebebi. O yıllarda bütün arkadaşlarıma dinletmiştim.
  2. Gladiator - Enya - Now We Are Free  (Film boyunca en etkilendiğim sahnede çalması, benim açımdan sahneyi etkileyici kılmasının en büyük sebebi.)
  3. Sweet November - Enya - Only Time (Şimdiye kadar onlarca kez izlediğim filme, hayran olmanın ilk sebebi. İkincisi Charlize Theron:))) 
  4. Just Like Heaven - Katie Melua - Just Like Heaven (Filmdeki eve hastayım.)
  5. One Day - Rachel Portman - We Had Today (Geçenlerde izlediğim filmin en etkileyici yanı.)
  6. Lords of The Rings - Enya - May It Be (Filmin mitolojik havasına uygun buğulu bir müzik.)
  7. Avatar - Leona Lewis - I See You (Leona Lewis'in sesi harika, şarkı da filmin temposuna gayet iyi gidiyor.)
  8. Twilight - Bella's Lullaby (Film uyuzlarla dolu da olsa müziklerini beğenmiştim.)
  9.  Harry Potter & The Deathly Hallows - The Oblivation (İkiye bölünen final bölümünün en heyecanlı sahnelerine eşlik eden müzik.)
  10. Remember Me - Tyler's Death (Filmin kurgusunu çok beğenmiştim. Müzikleri de harikaydı.)




2 Aralık 2011 Cuma

sakın yaklaşmayın!

2 Aralık 2011 Cuma 3
İyi geceler...
Şu anda uykusu kaçmış ve yarın sabahın köründe işe gideceği aklına geldikçe çıldırma eşiğine gelen bir genç kızın dramıyla karşı karşıyasınız.
Fark ettim ki şu zamana kadar bir gıdım ilerleyememişim. Üniversite yıllarından sonra hayatımda bir durağanlık başladı. Bunalıyorum. İşini sevmek de önemli bence ve ben artık gerçekten bu işten nefret ettiğime karar verdim. Başta sadece para için katlanmalısın dedim kendi kendime ama o bile motive etmiyor beni bu ara. Bir şeyler ters, olmayınca olmuyor işte. Kim memnun ki işinden olabilir veya şımarıklık ettiğimi düşünen yakın çevremden insanlar da olabilir. Daralıyorum, her şey üzerime üzerime geliyor.
Aşk, iş, çevre.... kökten bir değişime ihtiyacım var. Mutsuzum. Sadece..mutsuzum. Veya şımarık, doyumsuz bir gerzeğim..yoruma açık bırakıyorum..

Bugün seçtiğim müzikler:

Placebo - Sleeping With Ghosts http://www.youtube.com/watch?v=noMrs6Q1RpM&feature=related

Depeche Mode - Dream On http://www.youtube.com/watch?v=YDAXl05rJNQ&ob=av2e

p.s. bahh hele.. mal bebeler(a.k.k.+e.ç.k.) istediniz diye yazdım işte.. mutlu musunuz haaaah mutlu musunuz :p
 
◄Design by Pocket