Mehmet, Mehmet Eroğlu'nun Fay Kırığı üçlemesinin ilk kitabı. Mehmet Eroğlu'nun daha önce Kusma Kulübü kitabını okumuştum. Anarşist ruhu ve derin karakterleriyle beni etkilemişti. Bu kitapta hayatın sillesini yemiş bir başkahramınız var: Mehmet. 1993 yılında terörün en şiddetli yıllarında savaşmış. Yıllar sonra asker arkadaşlarından bir teklif alıp İstanbul'a gidiyor. Askerlik arkadaşı Cenk'in sahibi olduğu Plevneliler Holding ile mayından kurtardığı Yakup'un şirketi Kadıoğuları Grup birleşecektir. Mehmet ise bu birleşme esnasında tarafsız bir genel müdür olacaktır. Yeni bir hayat için bu fırsatı değerlendiren Mehmet'in, Cenk'in kuzeni Simin ve Yakup'un türbanlı kardeşi Emine'yle yolları kesişir.
Eroğlu bu kitapta zenginleşen dindar sınıfı, İstanbullu olma çabalarını, savaşın etkilerini arka fon olarak kullanmış. Her zamanki gibi ağır laflar eden karakterleri var Eroğlu'nun. Üçlemenin ilk kitabı aslında karakterlerin tanıtılıp, olayların geliştiği bir ilk perde. Güzel kurgulanmış ve finali de çok heyecanlı bir yerde bitiyor. Kapak tasarımı da yerinde olmuş. Çünkü kitapta zenginliğin cazibesi, İstanbullu olmanın en has sembollerinden ve yeni bir hayatın başlangıcı olarak bir yalı penceresi Mehmet'in zihnine yer ediyor. Zenginlik gerçekten büyük bir fenalık mı insanlık için, müslümanlıkla zenginlik nasıl bağdaşır, zenginliği istemek herkesin hakkı mıdır? Eroğlu bu tür soruları sorup farklı kahramanlarıyla farklı açılımlar getiriyor hayatın ve Türkiye'nin meselelerine. Diğer kitaplar Emine ve Rojin'i merakla bekliyorum.
0 fikrim var:
Yorum Gönder