20 Temmuz 2010 Salı

Shutter Island

20 Temmuz 2010 Salı
Leonardo DiCaprio'yu Titanic'ten beri sevemedim ama son zamanlardaki film seçimleriyle hafızalarımda bir yer edinmesini becerdi sağolsun. Böyle insanı derinden etkileyen bir rolü olmuyor genelde, o hissi bende uyandırmıyor diyeyim daha doğrusu, ama inanılmaz vasat bir durumu da yok şimdi hakkını yemeyeyim.
Nazi zamanında, esir alınan Amerikan askerlerine yapılan bir takım psikolojik deneylerden hep bahsedilir(yok efendim beyninin ön tarafındaki sinirler alınıyormuş da hastalar zararsız hale geliyormuş vs şeklinde) ama ne kadar doğrudur değildir hiçbir zaman kesin bir şekilde ortaya çıkmamıştır. Bu filmde de yer yer bu konu üzerinde durulmuş, ama esas olarak bir adada akli dengesi bozuk hastaların bakımının üstlenildiği bir merkez konu edilmiş. Leonardo'cuğumuzda adli polis olarak adaya gelir ve kayıp birisini bulmaya çalışır yeni ortağıyla birlikte. Sonra ortağından şüphelenmeye başlar, etrafındaki insanlar da hiç güvenilir değildir.. Esas olarak 67. hastayı aramakta ve bir isme kitlenip onu aramaktadır. Ben bu konuyla ilgili bir tiyatroya da gitmiştim aslında. Haluk Bilginer oynuyordu. Sonunu söylersem şimdi tadı kaçar mı bilmem diyeceğim ama ben filmi baya bir geç izledim o yüzden çok da bir sorun olmaz diye düşünüyorum. Hastayla doktor rolleri değişirler, esas hastaya hayal dünyasındaki gibi bir ortam yaratılır ve sonra o da işin saçma boyutlarını algılar ve gerçeklerle yüzleşmeye başlar. Bu şekilde hayalle gerçek arasındaki farklılıkları görmeye başlar. Hasta aslında öylesine bir travma geçirmiştir ki yaşadıklarıyla yüzleşemediği için hayal dünyasında karakterler yaratarak kendisini iyi adam ve diğerlerini kötü adam yapmıştır ve bu hikayesine inanmaktadır. Daha düzgün nasıl anlatabilirim bilemedim. Herkes deli ya hepimiz deliyiz işte..Yaşasın!! Sonunu da güzel bitirmişler aslında. Hani şöyle bir ikilemle karşı karşıya kalıyorsunuz. Deli olduğunun gerçekten farkında mı, yoksa yine en başa sarıp hayal dünyasında mı yaşamaya karar verdi..? Bir iki lafı farkında olup iyi biri olarak ölmesinden bahsedip iyileştiğini ama yaşamak için de bir nedeni kalmadığını gösteriyor. Ben de aynen o şekilde düşünenlerdenim.
p.s. Filmin tek kusuru benim için şarkı seçimleri olabilir bu arada. Hayalkırıklığı..

0 fikrim var:

 
◄Design by Pocket