Günlerdir bütün ülkemizin gündeminde oturan baş konuyu ele almak istiyorum. Blogumuzun konseptine çok uygun olmasa da, bıkkınlığımı, üzüntümü dile getircek tek yer burası benim için. Ahmetim ve Elifim'den de konuyla ilgili onay aldıktan sonra yazmaya kadar verdim. Hepimizin haberlerden, gazetelerden ve diğer medya organlarından bildiğimiz üzere ülkemiz günlerdir şehitlerine ağlıyor. Yıllardır süre gelen terör olayları zaman zaman tavan yapıyor. Geçtiğimiz yıllarda da aynen bu yaşadığımız olayları yaşamıştık. Üst üste kötü haberlerle sarsılmıştık.
Bu konuyla ilgili kimleri ne yapması gerektiğini, kime dert yanmak gerektiğini kimse hiç bilmedi, bilen de olmaz bundan sonra. Ülke ilişkileri değil, milliyet çatışması değil, bu bence tamamen farklı adı konmamış bir şey. Artık sadece dağda bizlerin güvenliği için çatışan, hayatlarını kaybeden askerlerimize de yönelik değil. Onların yakınlarına da zarar verilmeye başlandı. Yakında sivillere de zarar verilecek. Siviller de zarar görmeye başladığında artık fiili bir savaşa dönüşecek, ki bunu olması hiç de hoş olmaz. Savaş yok deniyor. Ortada resmi ya da tam anlamıyla fiili bir savaş yoksa bu kadar harekat, çatışmalar neden yapılıyor.
Bu yazıyı yazıp üzünütümü dile getirmeme neden olan şey, geçen gece Ankara'ya geleceğim otobüse binmeden önce bir askerin uğurlanmasına şahit oldum, yüreğim sızladı. Memleketimin, -çocuklarının yanında- ketum duran, taş kesen babaları, dedeleri bile bu kadar sesli ağlıyorlarsa artık hiç hoş zamanlar yaşamadığımızı çok rahat dile getirebiliriz. Kimse bunu saklayamaz. Asker olan gencin dedesi o kadar kötü oldu, o kadar sesli ağladı ki, duysanız kendinizi bir cenazede, bir şehit cenazesinde sanabilirdiniz. Gençler askere böyle uğurlanmamalı. Vatani göreve giden bir insan ölüme gönderilir gibi gitmemeli. Bu çok acı...
Daha fazla uzatmak istemiyorum. Ben de hemen hepimiz gibi, bu denli kötü olayların birgün bitmesini umut ediyorum. Umarım böyle olayları daha fazla yaşamayız. Daha fazla gencimiz hayatlarını kaybetmez, aileleri acılar için kavrulmaz. Allah'tan şehitlerimizin ailelerine sabır diliyorum...
(PS: Bu yazıya uygun bir resim bulamadım. Nasıl bulabilrdim ki??)
Bu konuyla ilgili kimleri ne yapması gerektiğini, kime dert yanmak gerektiğini kimse hiç bilmedi, bilen de olmaz bundan sonra. Ülke ilişkileri değil, milliyet çatışması değil, bu bence tamamen farklı adı konmamış bir şey. Artık sadece dağda bizlerin güvenliği için çatışan, hayatlarını kaybeden askerlerimize de yönelik değil. Onların yakınlarına da zarar verilmeye başlandı. Yakında sivillere de zarar verilecek. Siviller de zarar görmeye başladığında artık fiili bir savaşa dönüşecek, ki bunu olması hiç de hoş olmaz. Savaş yok deniyor. Ortada resmi ya da tam anlamıyla fiili bir savaş yoksa bu kadar harekat, çatışmalar neden yapılıyor.
Bu yazıyı yazıp üzünütümü dile getirmeme neden olan şey, geçen gece Ankara'ya geleceğim otobüse binmeden önce bir askerin uğurlanmasına şahit oldum, yüreğim sızladı. Memleketimin, -çocuklarının yanında- ketum duran, taş kesen babaları, dedeleri bile bu kadar sesli ağlıyorlarsa artık hiç hoş zamanlar yaşamadığımızı çok rahat dile getirebiliriz. Kimse bunu saklayamaz. Asker olan gencin dedesi o kadar kötü oldu, o kadar sesli ağladı ki, duysanız kendinizi bir cenazede, bir şehit cenazesinde sanabilirdiniz. Gençler askere böyle uğurlanmamalı. Vatani göreve giden bir insan ölüme gönderilir gibi gitmemeli. Bu çok acı...
Daha fazla uzatmak istemiyorum. Ben de hemen hepimiz gibi, bu denli kötü olayların birgün bitmesini umut ediyorum. Umarım böyle olayları daha fazla yaşamayız. Daha fazla gencimiz hayatlarını kaybetmez, aileleri acılar için kavrulmaz. Allah'tan şehitlerimizin ailelerine sabır diliyorum...
(PS: Bu yazıya uygun bir resim bulamadım. Nasıl bulabilrdim ki??)
0 fikrim var:
Yorum Gönder