yoksa yanlış yolda mıyım? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yoksa yanlış yolda mıyım? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Ben aslında burdayım!

15 Mayıs 2013 Çarşamba 0


Herkese selamlar. Yine uzun mu uzun bir aradan sonra blogumuza nihayet girebildim. Burdan uzak kalmak çok zor, ama işte hayat şartları. Ne yapacan, MECBIIIIRR!! Yazmadığım süre boyunca o kadar çok şey geldi geçti ki. Bu, ne yapacan, lafı da onlardan biri. Ama ben bunlardan uzak kalıyor muyum? ASLA!!!

Son iki yıldır, Ekim sonu gibi sosyal dünyadan kopup, Mayıs ortası-sonu gibi tekrar dünyaya dönüş yapıyorum. O kadar çok şey birikti ki. Hangisini yazsam diye düşünmeden edemiyorum. Ama, ilk olarak bol kahkahayla, neşeyle izlediğim Galip Derviş'le başlamak istiyorum.


Avrupa Yakası'ndan beri, uzun soluklu ekranlarda göremediğimiz Engin Günaydın'ı, nihayet televizyonda tekrar gördük. Arada Avrupa Yakası kadar uzun soluklu olmasa da, müdavimi olduğum Muhteşem Yüzyıl'a harem ağası, Gül Ağa olarak girip çıktı, oyunculuğunun da tadı damağımızda kaldı. Artık öyle bir algı oluştu ki, Engin Günaydın'ı gördüğüm yerde gülme geliyor. Hayırdır inşallah! 

Gel gelelim Galip Derviş'e. Dünyaca ünlü dizi Monk'tan uyarlanan dizi, Türk dizi standartlarına göre hem kısa hem de gayet kaliteli. Baş rollerinde Engin Günaydın, Algı Eke ve Orhan Güner'in paylaştığı dizimiz, yıllar önce eşini kaybettikten sonra travma geçiren, obsesif eski bir polisin kanıtlara somut olarak ihtiyaç duymadan cinayetleri sezgileriyle çözmesini ele alan komik bir komedi.

Baş karakterimiz Galip Derviş, obsesif olunca başında bin bir türlü dert. Bunlarla baş edebilmesi için de hemşire Hülya'nın refakatine ihtiyaç duyar. İkili arasında geçen komik diyaloglar dizinin temel taşını oluşturmakta.

Dizinin farklı olayları ele alışı, her hafta birbirinden usta oyuncuların diziye konuk olmaları diziyi daha da çekici kılıyor. 

Bir de diziyle aynı zaman denk gelen Engin Günaydın'ın yer aldığı Artema reklamları bütün ışıkların kendisine çevrilmesine sebep oldu. 



Kendisini müdavimleri zaten severek takip ediyorlardır. İzlemek isteyen ve izleyenlere de iyi seyirler...

PS: Uzun süredir yazmamak pek iyi olmadı. Daha sonraki günlerde, daha güzel yazılarla görüşmek üzere....


3 Haziran 2012 Pazar

Ayna ayna...

3 Haziran 2012 Pazar 0
Bir süre önce yaşadığım acı nedeniyle sosyal hayata kısa bir aradan sonra, bugün yeniden canlandım. Yani en azından artık canlanmam gerektiğine karar verdim. Bunda etkisi olan arkadaşlarıma da teşekkür ederim.
Bugün ilk olarak, Ankara Kalesi'nde bir resim sergisi ve Türk kahvesi ardından da aylardır beklediğim "Snow White and the Huntsman"i izlemekle canlandı hayatım. Bence gayet güzel bir başlangıç oldu. Zira, Charlize Theron için dört gözle beklediğim filme genel olarak bayıldım.
Filmimiz, klasik bir Pamuk Prenses hikayesinden birazcık farklı. Çok daha güzel, çok daha fantastik... Başrollerini Charlize Theron ve Kristen Stewart'ın paylaştığı filmin görselleri, mekanları ve film için tasarlanan kıyafetler gayet etkileyici. Çocukken okuduğumuz Pamuk Prenses hikayesinin ana taslağını oluşturduğu, lakin daha gergin ve daha heyecanlı devam eden film, birçok izleyiciyi kendine kolayca bağlayabilir.
Film hakkında çok fazla ayrıntı veremeyeceğim, ama birkaç küçük şey fısıldayabilirim. Kristen Stewart, nihayet birazcık oyunculuk öğrenmiş. Oyunculuk dediysem öyle aman aman bir şey değil, sadece merhametli bakışlar ve mimikler öğrenmiş. O kadar. O da mecburen, çünkü Pamuk'un başka bir esprisi yok. Ama, Charlize'im öyle mi? Kendisi yine harikaydı. Mükemmeldi! Kendisinden gözlerimi alamadım. (Buradan duyurayım yakında kendisini istemeye gideceğim:)) Neyse daha fazla uzatmadan, filmi ben beklediğim seviyede buldum. Gayet güzel zaman geçirdim. Fantastik ögeleri sevenlere tavsiye ederim. Şimdiden sizlere iyi seyirler...

PS: Bir süredir sinemaya gitmiyordum. Bugün filmi izlerken insanların hareketlerinden rahatsız oldum. Bence artık kimse kimseye pek saygı duymuyor.Herkes kendi havasında...

15 Ocak 2012 Pazar

Heryerde Kar Var...

15 Ocak 2012 Pazar 0
Bu güzel, bembeyaz geceye yakışacağını düşündüğüm bir iki şarkı...:)) İyi dinlemeler... (bu arada fotoğrafı ben çektim;))

7 Ocak 2011 Cuma

Yersiz Tartışmalar...

7 Ocak 2011 Cuma 0
Günlerdir dört gözle beklediğim dizi, geçtiğimiz çarşamba nihayet yayınlandı. Sinema filmi tadında bir buçuk saat hiç reklam verilmedi. Ben de soluksuz izledim. Türkiye de şimdiye kadar yapılmış diziler içerisinde en iddialı ve en pahalı yapımlardan birisi sanırım. Diziyi "Yerli Tudors" olarak adlandırdım. Çünkü yayınlanan afişleri, Tudors'un afişlerine çok benzettim ki bana katılanlar da var.
Son günlerde dizinin kaldırılması gerektiğini düşünen bir ton insan var. Devlet erkanı da katıldı bu bir ton insan arasına. En yüksek noktadan eleştiri geldi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dizinin içeriğiyle ilgili üzüntüsünü bildirdi. Gerek var mıydı bilmiyorum. Üzüntüsünün sebebi de "Bir İslam Halifesini olmayacak ilişkiler içerisinde" gösteriyorlarmış. Ki olmayacak hal de değil pek. Sonuçta Kanuni ya da diğerleri, hepsi insan ve eğer böyle bir şey yoksa, o Harem kurumu neden var? Tamam orası padişahların evi, mahremi. O kızlarda hizmetkarlar. O zaman neden dünyanın dört bir yanından en güzel kızlar getiriliyor ve padişah anaları, valide sultanlar neden hep yabancı ve dünya güzeli kadınlar.Şuraya varmak istiyorum, olaylar dizi için biraz abartılmış olabilir , bu konuda bilgi sahibi değilim, bilemem. Ama asla yoktu böyle birşey diyecek kadar da bilgisiz ve gözü kapalı değilim. Eğer böyle şeyler yoksa, o kadar hikaye nereden çıkıyor. İnsan hayal gücü de bir kaynakla beslenir, ki gerçektir bu kaynaktır.
İzleyicilerin biraz daha sağduyulu yaklaşıp bunun bir dizi olduğunu unutmamaları gerekiyor bence. Sadece bir dizi. Nasıl ki Kurtlar Vadisi bir dizi ise bu da öyle.
Devlet de işin içine girdiğine göre, artık davalar açılır. Sanırım bu güzel yapım da sonlandırılır. Bu olaylar üzücü. Kendimizi daha geliştirip böyle olaylarla uğraşmayacak kadar ilerlemiş olmamız gerekiyor. Ama biz hala geriden geriden geliyoruz...Üzücü..

28 Aralık 2010 Salı

Sonu Geldi Nihayet...

28 Aralık 2010 Salı 2

Reşat Nuri'nin aynı adlı eserinden çarpıtılan dizimiz, nihayet yarın ekranlara veda ediyor. Üniversiteye başladığım başlamıştı. Son iki yıldır, bu yıl bitecek diyen senarist teyzeler, her seferinde daha da uzattılar. Romanı daha fazla çarpıtamayacaklarını da 5. yıl da anladılar. Bıravaaaa:D Ece ve Melek teyzelerin yazdığı en uzun soluklu dizi oldu.(Teyzeler, romanı tekrar yazsalar, heralde bir kütüphane dolusu kitap çıkarırlardı.) Teyzelere de zaman zaman imrenmedim değil, çünkü o kadar entrikalı senaryolar yazdılar ki, hem korktum hem sevdim. Onların bu acılı senaryoları yüzünden sıradan diziler biz izleyicileri açmaz oldu. Son 3 bölüm haricinde sadece birkaç bölümü tam izlemişimdir- o da annem sayesinde- bölüm sonlarında dünya böyleyse ölmek istiyorum diye kendimden geçtim. Dudaktan Kalbe, Aşk-ı Memnu, Samanyolu vs. diziler teyzelerimizin elinden çıktı. Ay Yapım da sağolsun onlar ne yazsa hemen çekti.
5. sezonun sonunda tek sağ çıkan küçük kız Ayşe olacak herhalde. Ondan da hala şüphlerim var. Son bölümde bi sürpriz yapcakmış gibi. O evde büyüyen bir çocuk nasıl normal - o evin standartlarına göre- kaldı, anlamadım. Ali Rıza'nın anıtsal konuşmaları bile etkilemedi o kızı. Ali Rıza bile dayanamadı kendine felç oldu.
Ekranlarda ki bir dev daha sona eriyor, ama ersin artık. Ağaçtaki her yaprak için ayrı bir bölüm çektiler. Sıkıldık. Yani bu kadar acıyla da yaşanmazz...
Neyse çok dalga geçtim diziyle. Bakalım yarın nasıl bir son gelcek. Bekleyelim ve görelim...:)) Meraklılarına iyi seyirler.

18 Temmuz 2010 Pazar

Aklınızı Başınızdan Alırım !!

18 Temmuz 2010 Pazar 0
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki..kendi üzerimde test ettim :) İki şarkıyı da True Blood S03 EP4'te izledim geçen gün. Dizide çaldığı sahnelerden dolayı mı oldu bu etki bilmem ama bu bölüm özellikle, baya bir başarılı olmuş şarkı seçimleri.

Damien Rice - 9 Crimes (Demo) --bu versiyonu özellikle tavsiye ederim. 9 adlı albümünde, hidden bonus track kıvamında 11. parça olarak yer alıyor.--

Leave me out with the waste
This is not what I do
It's the wrong kind of place
To be thinking of you
It's the wrong time
For somebody new
It's a small crime
And I've got no excuse

Is that alright?

Give my gun away when it's loaded
Is that alright?
If you don't shoot it, how am I supposed to hold it?




Massive Attack - Paradise Circus

It's unfortunate that when we feel a storm,
we can roll ourselves over 'cause we're uncomfortable.
Oh well, the devil makes us sin
.
But we like it when we're spinning, in his grin.

 

Love is like a sin, my love
For the ones that feels it the most.
Look at her with her eyes like a flame.
She will love you like a fly will never love you, again.

24 Haziran 2010 Perşembe

Aman Allah'ım...

24 Haziran 2010 Perşembe 0

En çok sevdiğim ve takip ettiğim iki diziden iki karakter hayatımdan çıkıyor. Napacağım ben şimdi?? Bu gece bihter terk ediyor beni, 2 bölüm sonra da Henry... Beni yalnız bırakmayın a dostlar:)))



VIII.Henry(bir adet pez...)

Bihter Ziyagil (Tek atımlık çıtır)

14 Haziran 2010 Pazartesi

Soru Neydi Kaçırdım??!

14 Haziran 2010 Pazartesi 0

Kendimle ilgili bir takım şeyleri sorgularken, bu ara lanet olsun yine her bir haltı düşünecek vaktim acayip bir var... Boş işler müdürü olmamın son raddindeyim:p Sınırlarımı zorluyorum artık sanırım.. Her neyse..ben evlenebilecek en son insanım, yapamam fenalık basar dediğim zaman konuştuk baya bir dün ve şuna karar verdik. İstersen herkesi sevebilirsin. Gününü gün edebilirsin. Her şey gelip geçici sonucta. Ama çocuk sahibi olmak düzenli bi hayat kurmak için bazı şeylerden fedakarlık etmen gerekir. Evlenince o güzelligi bozmamak için de başka şeyleri çok düşünmemeye başlarsın. Haydi bakalım buradan yak. Hani birini gördün, ona aşık oldun, ömrün boyunca onunlasın gibi bir kavram yok. Sen yarın hayatındaki insanı çıkarırsan, karşına bir başkası elbet çıkar. İnsanız sonuçta herkesten etkilenebiliriz o anda.. Aşık olduğunu sanabilirsin ve başka bir dolu şey.. Bu yüzden de tekeşlilik diye bir kavram da pek yoktur... Ama hayatındaki insanın her şeyine katlanıp onunla bir çok şeyi aşmanın güzelliklerini tadınca (seni her konuda anlayan, kafa dengi bir insan bulanlar bunu daha iyi anlayacaktır) diğer kavramları gözardı etmeye başlarsın. Başkalarıyla olabilitesi olsa bile istemezsin..Çünkü hayatındaki insana değer verirsin..Belki de onun sana aynı şeyi yaptığında nasıl üzüleceğini bildiğinden bunu ona yapamazsın. Peki buna cesareti olan kaç insan var??

p.s. Şıpsevdi sakızlarını ne de çok severdim!! Bir ara çiğnediğim bütün sakızların içinden çıkan yazıları biriktirirdim. Şu an neredeler en ufak bir fikrim olmasa da:/ Aşkla ilgili herkesin söyleyeceği pek çok şey vardır elbet. Belki de tek bir doğrusu olmayan kavramlardan biri de odur :)

4 Haziran 2010 Cuma

Bekle Beni Bihter, Yalnız Gitme

4 Haziran 2010 Cuma 0

1 Haziran 2010 Salı

Kel İmana Gel!

1 Haziran 2010 Salı 0

Benim adım haziran! bugün ömrümde yeni bir fasıl başlıyor. inşallah güzel olur. melankolik (yok ya) ruh halimden sıyrılırım azıcık bir orta yol bulmalı zira olmaz böyle. bi de uğruna ölünecek bişi yoksa banalsin annem kurtarmaz, devreler yanar. hava da sıcak eve kuş girmiş açık balkon kapısından bugün. baktım bi sesler geliyor kukirikukukiriku... dedim ahanda noluyo bir de baktım bir kuş badibadi yürüyor nereden bilsin sığ ve maşrapa bir insanın evine girdiğini. bastım çığlığı zor kurtardı canını (çok özür dilerim kuş, affet)
mutluyum napayım üzülecek çok şeyim varken kaybettim çok şey varken yine de elimde değil hala mutlu olmaya çalışıyorum. süperstarın çok pis belirttiği gibi geç kalanlar yarışında en ön saflardayım ama napaym ben buyum.
devir tamamlandı- ölümcül devir- artık yeni bi şeyler olsun kendi hikayemi yazayım ya da önce bir nefes alıp yine bir dibe dalayım: gripin beş desin ben yeter saçmaladım, biraz susayım.

http://www.youtube.com/watch?v=W9BXZb5kQOE

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Madi'nin Dönüşü ya da Yaşasın Kötülük

29 Mayıs 2010 Cumartesi 0
Madiclara geri dönmüş, bombalamaya başlamış, çok sevindim valla. Bizim körler sağırlar birbirini ağırlar durumundaki acınası magazin dünyamızda bir adet lucy spiller gibi ortalığı dağıtmaya devam ediyor. ilk defa trendometrede adını duymuştum sonra bir başladım okumaya baktım tüm arşivi bitirmişim gülmekten ölerek. Bi hapis-pardon rehab dönemi oldu madinin şimdi aramızda ve zehir zemberekliğinden bir şey kaybetmemiş, seni seviyorum madi....
Bu arada madi, atgötten ve deniz hepsi birden-ellerine sağlık diyerekten-mor ve ötesi adlı ucubik grubumuzu taşlamışlar stoning of horaya olmuş bayıldım valla. Bi ben mi sevmiyorum bu hassas yavrucakları derken vermişler ellerine ki iyi de olmuş. Bir lafım da vogue türkiyenin kıtripozlarına: pardon da mayıs sayısında mor ve ötesi ve çetesi adlı bi çekim yapmak hanginizin aklına geldi? aferin evlatlarım millet (vogue hommes) kate moss'u anadan üryan soyup müthiş resimler çeksin siz bu çakma aktivistleri koyun. gerçi iyi olmuş ikiyüzlülükleri ortaya çıkmış.

Tipi kessssssss.........

Ayyyy hayat çok funny!! madi geldi şenlendim yaz madi, yaz akşamları renklensin. vur bu magazinleme dünyamızın ağzı başka g.tü başka konuşan maymuncuklarına da eğlenelim azıcık. İptila yarattın bende. durmak yok yola devam, yaşasın kötülük/dedikodu....

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Kutlama

24 Mayıs 2010 Pazartesi 1

Bahardan hiçbir şey anlamadım. Hele mayıstan hiçbir şey anlamadım. Baharın son demlerini yaşarken Sezen Aksu'nun Kutlama parçasını dinlemek istiyorum defalarca. Serseri Mayınlar'ı daha da güzelleştiren o güzel final şarkısını. Ah ahh yine kafa gitti ben de, dalıp gittim bu şarkıyla. Anlamadım noldu bana. Dinlemeyenler dinleyip karar versin nedir bu şarkıyı böyle güzel yapan, hem heyecanlandıran hep hüzünlendiren, filme nasıl bu kadar yakıştı?.....

http://www.youtube.com/watch?v=3yEmred6EvE
 
◄Design by Pocket