Herkese selamlar. Yine uzun mu uzun bir aradan sonra blogumuza nihayet girebildim. Burdan uzak kalmak çok zor, ama işte hayat şartları. Ne yapacan, MECBIIIIRR!! Yazmadığım süre boyunca o kadar çok şey geldi geçti ki. Bu, ne yapacan, lafı da onlardan biri. Ama ben bunlardan uzak kalıyor muyum? ASLA!!!
Son iki yıldır, Ekim sonu gibi sosyal dünyadan kopup, Mayıs ortası-sonu gibi tekrar dünyaya dönüş yapıyorum. O kadar çok şey birikti ki. Hangisini yazsam diye düşünmeden edemiyorum. Ama, ilk olarak bol kahkahayla, neşeyle izlediğim Galip Derviş'le başlamak istiyorum.
Avrupa Yakası'ndan beri, uzun soluklu ekranlarda göremediğimiz Engin Günaydın'ı, nihayet televizyonda tekrar gördük. Arada Avrupa Yakası kadar uzun soluklu olmasa da, müdavimi olduğum Muhteşem Yüzyıl'a harem ağası, Gül Ağa olarak girip çıktı, oyunculuğunun da tadı damağımızda kaldı. Artık öyle bir algı oluştu ki, Engin Günaydın'ı gördüğüm yerde gülme geliyor. Hayırdır inşallah!
Gel gelelim Galip Derviş'e. Dünyaca ünlü dizi Monk'tan uyarlanan dizi, Türk dizi standartlarına göre hem kısa hem de gayet kaliteli. Baş rollerinde Engin Günaydın, Algı Eke ve Orhan Güner'in paylaştığı dizimiz, yıllar önce eşini kaybettikten sonra travma geçiren, obsesif eski bir polisin kanıtlara somut olarak ihtiyaç duymadan cinayetleri sezgileriyle çözmesini ele alan komik bir komedi.
Baş karakterimiz Galip Derviş, obsesif olunca başında bin bir türlü dert. Bunlarla baş edebilmesi için de hemşire Hülya'nın refakatine ihtiyaç duyar. İkili arasında geçen komik diyaloglar dizinin temel taşını oluşturmakta.
Dizinin farklı olayları ele alışı, her hafta birbirinden usta oyuncuların diziye konuk olmaları diziyi daha da çekici kılıyor.
Bir de diziyle aynı zaman denk gelen Engin Günaydın'ın yer aldığı Artema reklamları bütün ışıkların kendisine çevrilmesine sebep oldu.
Kendisini müdavimleri zaten severek takip ediyorlardır. İzlemek isteyen ve izleyenlere de iyi seyirler...
PS: Uzun süredir yazmamak pek iyi olmadı. Daha sonraki günlerde, daha güzel yazılarla görüşmek üzere....