26 Şubat 2010 Cuma

AÇLIK

26 Şubat 2010 Cuma

Nobel ödüllü yazar Knut Hamsun'un Açlık kitabı beş parasız ve evsiz bir yazarın açlıkla imtihanını anlatıyor. Ama öyle böyle değil gerçek bir açlık. Kimsesiz ama gururlu kahramanımız günlerce aç kalıyor. Yazdığı makaleler karşılığı 5-10 kron alarak ancak birşeyler yiyebiliyor ama onu da aç midesi kabul etmeyip dışarı çıkıyor.
Açlıktan bir süre sonra sanrılar görmeye başlayan kahramanımız kimi zaman umutlarını yitirip Tanrıya isyan ediyor. Kimi zaman ise yaşama coşkusuyla devam ediyor sokaklarda gezmeye.
Kahramanın ruh hali, yaşadığı fiziksel ve ruhsal acı o kadar gerçekçi bir şekilde tasvir ediliyor ki okur da Açlık'ı mide burkulmaları eşliğinde okuyor.
Belki zamanında daha iyi günler görmüş genç bir adamın hayalleri, parasızlığı, açlığı, yoksulluğu ve buna rağmen ayakta durmaya çalışması çok iyi anlatılmış.
Birçok yayınevi kitabı dilimize kazandırmış. Ben Say Yayınları'na ait 1986 baskılı Esat Nermi çevirisini okudum. Güzel bir çeviriydi. Ama Varlık Yayınları'ndan çıkan Behçet Necatigil çevirisini tavsiye ediyor çoğu kişi.
Açlık bir şehri, o şehrin sokaklarını anlatmasıyla, bir kıza duyulan imkansız aşkın çaresizliğini ve hayallerle avunmayı işleyişiyle John Fante'yi ve Arturo Bandini'yi hatırlattı bana. Bu kitapların başkişileri kardeş kahramanlar gibi geldi bana. Ama Arturo'nun kalacak bir odası ve en kötü zamanında bile yiyecek portakalları vardı. Açlık'ın kahramanı daha sert koşullarda onurlu bir yaşam sürmek ve yazı yazmak zorunda kalıyor. Okunup bittiğinde insanın gerçek anlamıyla içine oturan bir kitap Açlık.
Behlül Dündar'ın bir arkadaşı kitabın sonlarına doğru sayfaları koparıp yemeye başlamış.

1 fikrim var:

Aylak Kedi dedi ki...

"Açlık"tan etkilenip bi öykü yazmak istedim. sonra aç olma duygusu o kadar hava da kaldı ki, aç olmak gerektiğine inandım. Knut Hamsun da aç kalmış mıdır acaba?

 
◄Design by Pocket